25.10.2023 -
Yanındayız Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selen Okay Akçalı, kadının özgürleşmesi, kendi ayaklarının üzerinde durmasının, kendi kararlarını alabilmesinin maalesef belli bir kesim tarafından uygun bulunmadığını ifade ederek, "Sesimizi biraz daha organize çıkarabilmemiz gerekiyor. Boş vermemek, güçlerimizi birleştirmek lazım" dedi.
İnsanların zihnindeki bazı bariyerleri kırmak istediklerini, erkeklerin de eşitlik üzerine üstlerine düşen rolü yerine getirmeleri gerektiğini dile getiren Selen Okay Akçalı ile Türkiye'de kadına bakışı konuştuk.
Yanındayız olarak neler yapıyorsunuz, kimin yanındasınız?
Biz toplumsal cinsiyet eşitliği çalışıyoruz, ama ters köşe çalışıyoruz. Türkiye'de bunu yapan ve çok kıymetli işleri ortaya koyan çokça dernek var.
Onlarla iş birliği içerisinde çalışmayı istiyoruz. Türkiye’de 400’ün üzerinde sivil toplum kuruluşu toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinde çalışıyor. Hepsinin yaptığı temel şey; kadın dayanışması, kadınları eğitmek, mentörlük programları, fon sağlamak, girişimciliğine aracılık etmek falan. Yanındayız Bunların hiçbirini yapmıyor. Biz tam tersi kadın güçlendirmesi yapmayıp erkeklerde zihniyet dönüşümü üzerine çalışıyoruz. O yüzden aslında bir erkeklik derneğiyiz. Bunu söyleyince de şaşırıyor insanlar. Erkekler 5 yıl önce biz de emeğimizi ortaya koyuyoruz ve cinsiyet eşitliği için çalışacağız dedi. Biz diyoruz ki kadın erkek eşittir nokta. Amacımız evrensel insan hakları anlayışı çerçevesinde, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıdır. Anahtar kelimemiz zihin dönüşümü, insanların zihnindeki bazı bariyerleri kırmak istiyoruz. Kadınların da erkeklerin de… Aslında mücadelemiz erkeğin zihnindekilerle değil ataerkiyle. Şu anda üye sayımız 130, üyelerimizin yüzde 80’i erkek. Biz bir iş dünyası örgütü değiliz. Her alandan erkeğin kendini buraya ait hissetmesini istiyoruz.
Başkanlık kadınlarda ama değil mi?
Evet kadınlarda. Çünkü kadınların yanındayız diyen güçlü erkekler var. Yani onlar o güce talip değil. Talip oldukları konu kadını desteklemek. Erkeklerin kadınlarla yan yana biz koşulsuz eşitiz demesi çok zor. Kadın desteklenecek bir varlık da değil. Yani zaten güçlü. Bir erkek ne kadar güçlüyse kadının da farklı güçlü alanları var, asla kadınlar erkeği aynılaştırmak derdinde değiliz. Farklıyız zaten. Bu farklılıkların fırsat eşitliğine tabi olması gerektiğine inanıyoruz. Fiziksel bir yarış yok aramızda.
Hak temelli bir eşitlikten bahsediyorsunuz yani?
Sadece hak ve insan hakları temelli bir eşitlikten bahsediyoruz biz. Erkek neye talipse bizi aynı özgüvende ona talip olmak istiyoruz. Bu konuda da erkeklerle birlikte dayanışarak çalışmak istiyoruz. Tek derdimiz bu. Hedeflerimiz şöyle; kadına ve çocuğuna yönelik şiddetin sonlandırılması. Toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığının artırılması. Kadınların karar alma süreçlerine katılımının artırılması. Eğitimde cinsiyet ve fırsat eşitliği. Ev emeğinde ortaklık. İş hayatında daha çok kadın.
Kadının başarısını sindiremeyen bir kitle de var değil mi?
Kadının özgürleşmesi, kendi ayaklarının üzerinde durması, kendi kararlarını alabilmesi maalesef belli bir kesim tarafından uygun bulunmuyor. Sadece sesimizi biraz daha organize çıkarabilmemiz ve güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. Yanındayız bir mecra, buyursunlar gelsinler el ele çalışalım. Çoğunluk olduğumuzu düşünüyorum. Yani söylüyoruz ama biraz da eylem tarafını güçlendirmemiz gerekiyor, sadece yazıp çizerek olmuyor. Umudumuzu yitirmemek, boş vermemek gerekiyor.
Kimler var üyeleriniz arasında?
Siyasiler var, akademisyenler, iş insanları, sanatçılar. Kapımız herkese açık. Yani siyaset olabilir. Bürokrasiden isimler olabilir. Gelsinler birlikte öğrenelim.
Üyeleriniz kendi çalıştıkları kurumlarda Yanınızdayız değerlerini ne kadar uyguluyorlar?
Kesinlikle değiştirmeye başlıyorlar. O yolculuğa giriyorlar. Mesela ben burada şeyi çok duydum. Ya biz de bilmiyoruz aslında bu işi. Bunu söylemek bile müthiş bir başlangıç noktası. Ben buraya öğrenmeye girdim. Ya da ben aslında hayatımda belli ayrımcılıklar yaptığımı gördüm. Mesela işte erkek çocuğumu kayırdığımı fark ettim diyenler var. Yani böyle yüzleşmeler yaşıyor gelen insanlar.
Çoğu üyemiz iş dünyasından geliyor ama değil mi?
Evet. çok önemli bir güç. Bugün iş dünyası yanımızda olmasa birçok faaliyetimizi yapamayız. En güzeli şirketlerin gelin bize eğitim verin talepleri çok arttı. Gelin bize aile içi şiddete karşı eğitim verin diyorlar. Söylem, dil üzerine eğitimler talep ediyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitliğine giriş eğitimi talep ediyorlar. Bazı şeyleri de birlikte öğreniyoruz. Herkes bir yüzleşme yaşıyor.
Çok fazla yayılmak üye almak gibi bir hedefimiz yok. Davet usulü üyelik yapıyoruz. Mektup yazıyoruz. Diyoruz ki sizi derneğimizin bir parçası olarak görmek istiyoruz. Şu anda kurumsal üyelik oranımız yüzde 25. Kurumsalları yüzde 80’e çevirsek bizim için daha ideal bir dünya olacak. Mesela üniversite kulüpleri, üniversite öğrencileri ya da yerel yönetimler, muhtarlıklar, futbolcular bunlar da elçilerimiz olsun istiyoruz. Birlikte projeler üretelim.
Kadın istihdamı da maalesef artmıyor neden?
Bakım konusu kadının iş hayatındaki en büyük engeli. Yaşlı ve çocuk bakımı sanki kadına doğal olarak adreslenmiş bir görev. Kadın da maalesef bu göreve hazır gibi, işten ayrılmayacağım demiyor. Esnek çalışma şartları yoksa, süt odaları yoksa kreşler yoksa kadın maalesef işten ayrılıyor. Ücretler konusunda ayrımcılığa uğruyor açıkça. Bunları gördükçe evet kendini de geriye atıyor ve ben burada boşuna patinaj çekmeyeyim bari çocuklarımı yetiştireyim diyor. Kadınlara o mücadele gücünü verecek durumları yaşatmamız gerekiyor. Kurum politikaları kadar, ülke politikaları da önemli.
Özellikle son yıllarda kadına çocuğa şiddette bir artış var, ne diyeceksiniz?
Kadının güçlenmesinin önü kesiliyor. Bu sadece Türk toplumunda değil, Avrupa'da da böyle. Her yerde böyle. Yani kadının aslında kendi kararlarını alabilmesi, bazı şeylere hükmetmesinini önü kesilmeye çalışılıyor.
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun arkasında durmak gerekiyor. Kadınlar bunun için önemli mücadele verdi. Hâlâ toplumda gücün sahibi erkek, parayı kazanan erkek gibi görünüyor. Mesela iki kişi çalışıyorsa bir kişinin işten ayrılması gerekiyorsa hep kadın ayrılıyor. Güçsüz olan hep kadın olarak görülüyor. Nafaka gibi temel şeyleri daha tartışıyoruz. Evet haklarda çok ciddi bir geriye gidiş var. O yüzden de Yanındayız gibi oluşumlara ve benzer oluşumlara çok ihtiyaç var bu dönem. Hâlâ karar merciinde erkekler oturuyor, yönetenler onlar. O zaman onları ne kadar dönüştürürsek o kadar iyi yol alacağız.
Peki hak gaspı olduğunda ya da İstanbul Sözleşmesinden ayrılırken herkes yeterince ses çıkarabildi mi?
Açık söyleyeyim bizim güç birliğine ihtiyacımız var. Zaman zaman felsefi olarak çatıştığımız, eleştirdiğimiz kurumlar da dahil olmak üzere oturalım bir masaya, bir şey üretmeye çalışalım. Ne kaybederiz ki. Herkes kendi dünyasında, kendi derdine düştüğü zaman da büyük davalardan da kopuyoruz. Mesela İstanbul Sözleşmesi bizim en önemli, büyük gündemimiz. Ama bakıyoruz unutmuşuz. Derdimiz aynı, biz bir yerinden tutalım. Bir diğeri diğer tarafından. Şu anda mesela kadın dernekleriyle görüşüyoruz. Onların çok güzel projeleri var. Ya onları tekrarlamamıza hiç gerek yok. Sürdürülebilirlik lafı da çok tüketildi. kaynak yok.
Cumhuriyet aslında bir kadın hakları hareketi. Yani Cumhuriyetin kuruluşunun özü o. Dolayısıyla bunu çok kolay kolay kaybedemeyiz.
Çalışma yaparken ne gibi engellerle karşılaşıyorsunuz?
Bugün toplumsal cinsiyet eşitliği kelimesini bile bazı noktalarda telaffuz edemiyoruz. Ne kadar acı. Halbuki tek derdimiz kadın erkeğin ötesinde. İnsan hakları. Eşit zeminde konuşabilmek. Aynı haklara sahip olabilmek. Bu kadar basit. Ama bu bile çok politize edilebiliyor. O yüzden de herkesle diyaloğa açık bir yönetim istiyoruz. Herkesle konuşup orta yollar bulabileceğimize inanıyoruz.